LGS ve YKS için son üç ay… Bu tüyolar anne-babalara
www.hurriyet.com.tr 02.03.2024
Milyonlarca gencin geleceğini etkileyecek LGS ve YKS maratonu için geri sayım başladı. LGS 2 Haziran, YKS ise 8 ve 9 Haziran’da yapılacak. Bu yıl LGS’de 1 milyon, YKS’de ise 3 milyondan fazla öğrencinin sınava girmesi bekleniyor. Ebeveynlere de görev düştüğüne dikkat çeken eğitim uzmanları, şu tavsiyeleri veriyor…
Lise ve üniversite adayları her iki sınava da aylar hatta yıllardır hazırlanıyor. Ancak bu son 3 ayda yapılacak çalışmalar da çok önemli. Bu son dönemeçle adaylar, önemli olduğu kadar stresli ve zor bir döneme giriyor. Tabii onlarla birlikte aileler de aynı süreci yaşayacak. Salim Ünsal ve Cihan Yeşilyurt yıllardır binlerce adayla ve aileleriyle çalışarak onların sınavlarına tanıklık eden iki uzman. Ben de bu süreci özellikle ailelerin daha kolay ve verimli geçirmesinin püf noktalarını bu iki uzmana sordum.
AİLELER SINAVIN İÇERİĞİNİ BİLMELİ
Salim Ünsal’ın adaylara ve özellikle ailelere son 3 aya ilişkin önerileri şöyle: “Sınava hazırlık salt öğrencinin değil ebeveyn, hatta ailenin de kısmen dahil olduğu bir süreç. Ailenin sınavın içeriğinden, sisteminden, sonuçlarından ve kazanımlarından yüzeysel bile olsa haberdar olması gerekiyor. Zira fikrinizin olmadığı bir sürecin ne parçası olabilir ne de onu yönetebilirsiniz.
KAYGILARINIZI KONTROL EDİN
Sınav başlı başına bir kaygı unsuru. Ama kaygının tamamını sınavın kendisine yüklemek haksızlık. Sınav sonrasına dair belirsizlik de bu kaygıyı yükseltiyor. Ailelerin bu belirsizliğin baskısını azaltacak çoklu hedeflerle gençlerin önünde yeni fırsat pencereleri açmaları iyi olur. Diğer yandan bazen ebeveynlerin sınava girecek çocuklarından daha kaygılı olabildiklerini gözlemliyoruz. Aileler bu konuda daha kontrollü olmalı. Çünkü kaygıları çocuklarına da sirayet edebilir.
ELEŞTİRİLERDEN UZAK DURUN
Hiçbir öğrenci başarısızlık yaşamak için bir sınava girmez. Başarısızlığın bir kısmı insanın kendisinden bir kısmı da dış etkenlerden kaynaklanır. Ayrıca her çocuğun başarılı olabileceği yönleri de vardır. Aileler başarısızlık üzerinden bir değerlendirme yapmak yerine çocuğun başarılı yönlerini öne çıkaran yapıcı eleştirilerde bulunmalı, onu değersiz hissettirecek tavır ve tutumlardan uzak durmalı.
HER KOŞULDA DESTEKLEYİN
Kimse başkalarıyla olumsuz anlamda kıyaslanmaktan hoşlanmaz. Bu tür kıyaslar olumlu ve yapıcı sonuçlar vermez. Onu kendine has bir birey olarak ele alıp, kıyaslama yapmadan değerlendirmek gerekir. Çocuğun sorumluluk almadığını düşünüyorsanız bu sadece bugünün sorunu değil, geçmişteki tutum ve davranışlarınızın da bir yansımasıdır. Bu süreçte ana aktör çocuksa sorumluluk da büyük ölçüde ona aittir ve sizin de onun alacağı bu sorumluluğu desteklemeniz ve onun önünü açmanız doğru olur.
EĞİTİM UZMANI CİHAN YEŞİLYURT: AİLELERE DÜŞEN 10 GÖREV
1- Olağan davranın: Sınava hazırlık süresince veya sınava kısa bir süre kaldığında evdeki düzen ve genel hava “her zamanki gibi” olmalı. Örneğin sınava bir hafta kala annenin sürekli çocuğun en sevdiği yemekleri yapması bile olağanüstü davranma durumudur.
2- Huzurlu bir ortam yaratın: Her ailede zaman zaman tartışma ve çekişmeler olur. Olağan tartışmalar sağlıklı iletişimin de göstergesidir. Ancak tartışmaların huzur bozacak düzeye gelmemesine özen gösterin.
3- Anlaşma yapın: Son yıllarda sınava hazırlık sürecinde cep telefonu ve bilgisayarın bilinçli kullanılmamasının sorun haline geldiğini görüyoruz. Bu konuda aile bireylerinin yazılı bir anlaşma yapıp uyulacak kuralları belki de esprili bir dille maddeler halinde sıralaması ve imzalaması iyi bir yöntem olabilir.
4- Onun genç olduğunu hatırlayın: Sınava hazırlık sürecinde LGS adayları tam ergenlik döneminde. YKS’ye girenler için ise ergenlik döneminin zorlu dönemleri atlatılmış olsa bile unutmayın ki çocuğunuz hâlâ çok genç. Ondan yetişkin davranışları beklemeyin. Çünkü o henüz tecrübesiz bir birey.
5- Sevgiyi şartlı sunmayın: Birçok aday gireceği sınavdan iyi bir sonuç alamaması durumunda anne ve babasının kendisine yönelik sevgi ve güvenini kaybedeceğini düşünüyor. Ya da tam tersi “Başarılı olursam beni daha çok severler” düşüncesinde olanlar var. Başarılı ya da başarısız, her koşulda çocuğunuzun yanında olacağınızı hissettirmelisiniz.
6- Güveninizi doğru ifade edin: Anne ve babaların “Sana güveniyorum” ifadesini çocuklar genellikle ‘’Senden bekliyorum’’ biçiminde algıladıklarından bu ifadeyi sık kullanmak onların kaygısını artırabilir. Eğer çocuğunuzun gerçekten çalıştığını gözlemliyorsanız “Ne kadar emek harcadığını görüyorum, hiçbir emek karşılıksız kalmaz” demek daha etkili olabilir.
7- Büyük sorumluluklar yüklemeyin: Bazen ailelerin ekonomik kaygıları, çocuklara ağır sorumluluklar yüklemeyi de beraberinde getirebiliyor. Bu da mesela “Okursan hem kendini hem bizi kurtarırsın” gibi cümlelerle dışa vurulabiliyor. İyi bir okul ya da meslek hedefi tabii ki olabilir ama bu hedefleri koyarken çocukların omzuna kaldıramayacakları sorumluluklar yüklememek gerekir.
8- Yüksek beklentiler oluşturmayın: Her çocuk anne ve babası için dünyanın en güzel ve zeki çocuğudur. Ancak her insanın yeteneklerinin sınırı ve ölçüsü var. Öğrenciyi sınırlarının üzerinde zorlamak, ulaşamayacağı hedefler konusunda ısrarcı olma gerginlik, kaygı, başarısızlık, güvensizlik ve mutsuzluk doğurur.
9- Karşılaştırmalardan uzak durun: Anne babalarda çok sık gördüğümüz bir davranış türü de onu diğer çocuklarla karşılaştırma eğilimidir. “Komşunun kızı gece ikiye kadar çalışıyormuş. Onların ekonomik durumları iyi değil ama çocuk zehir gibi, nasıl da çalışıyor, sen neden çalışmıyorsun anlamıyorum” türünde bir konuşma genellikle tartışmayla biter. Çocuğunuzu sadece kendisiyle karşılaştırmalısınız.
10- Meslek seçimine müdahale etmeyin: Her aile çocuğu için rahat ve mutlu bir gelecek hayal eder. Ancak çocuğunuz mesleğini özgür iradesiyle seçmeli ve bu noktadan itibaren kendi yaşamının sorumluluğuna sahip olmalıdır. Aksi halde ileride meslek yaşamında yaşadığı en küçük bir sorunda “Bu mesleği sizin yönlendirmenizle seçtim, sizin yüzünüzden mutsuzum” gibi ifadelere muhatap olabilir ve kendinizi suçlu hissedebilirsiniz.